26 Ekim 2011 Çarşamba

Tel'ine ve bedduaya âmin

Fethullah Gülen Hocaefendi son Bamteli sohbetinde "Terör ve Kürt sorunu" üzerine çok önemli tespitlerde bulundu. Sohbetin sonunda ise terör örgütüne beddua etti. Bazı gazeteciler -ki içlerinde terör örgütüne tahabbüb gösterenler de var- bu bedduadan hoşlanmadıklarını söylediler.

Takip edenler bilir ki Fethullah Gülen Hocaefendi, hizmetin misyonunu anlattığı sohbetlerinde "Biz beddua etmemeliyiz. Tel'ine ve bedduaya da âmin dememeliyiz" der. Bu tavsiyeyi yapan Hocaefendi'nin beddua ettiği de çok nadirdir.

Efendimiz de (sav) beddua edilmemesini tavsiye etmiştir. Taif'te taşlandıktan sonra onların helak olabileceği bir durumda iken bile beddua etmemiştir. Fakat harpte namaz vakti geçince müşriklere beddua etmiştir ve çok nadir de olsa beddua ettiği rivayetlerde vardır.

Efendimiz'in (sav) amcası Ebu Leheb sürekli "ellerin kurusun ya Muhammed!" diye beddua ederdi. Bunun üzerine Allah "Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu." ayetini indirmiştir.

Fakat burada ince bir husus var ki, Hocaefendi de beddua etmeden önce o hususun altını çiziyor;

"Allahım, birliğimizi sağla, aramızı te’lif buyur, bizi vifak ve ittifaka muvaffak kıl. Hidayet ve ıslahını murat buyurduğun insanları ıslah eyle, kalb ve kafalarına salah ver. Şayet düşmanlık yapanlar arasında ıslahını murat buyurmadığın ve kendileri hesabına ıslah istemeyen kimseler varsa, onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir."

Ve en sonunda belağati müthiş bir dua ediyor;

"Allahumme'hzimhum! ve zelzilhum! ve şeddid şemlehum! ve ferrik cem’ahum! ve mezzikhum kulle mumezzek! vec’al be’sehum beynehum! vec’al be’sehum beynehum! vec’al be’sehum beynehum! ve la tubelliğ humul emel! vensurna aleyhim...

(Allah'ım onları hezimete uğrat! Onları sars! Yaptıklarını en şiddetlisiyle onlara yap! Birliklerini boz! Aralarını aç! Onları parça parça böl, parçala! İçlerine şiddetli azabını sal! (3 kere) Onları hain emellerine ulaştırma! onlara karşı bize yardım et!)

Kur'ân-ı Kerîm'de müteaddid defa Allah'ın zalimleri sevmediği, gayet iyi bildiği ve zalimleri asla hidayete erdirmeyeceği söylenmektedir. Terör örgütünün zulmü ortadayken ve o ince çizgiyi belirttikten sonra beddua etmemek içten bile değil.

Hocaefendi 10 Aralık 2007 tarihli bamteli sohbetinde "Hac'da nasıl dua etmeliyiz?" sorusuna verdiği cevapta da Türkiye, Hindistan, Pakistan, Suriye, Mısır vb. ülkelerdeki tiranlara da, o ince çizgiyi çektikten sonra beddua etmektedir. Ve ardından halkların belini doğrultması için dua etmektedir. Sanki bir Arap Baharı için...

Bu beddualardan hoşlanmayan, tiranlara ve zalimlere tahabbüb gösterenlere de Bediüzzaman hazretlerinin ikazıyla cevap vermek isterim;

"Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştahını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister. Buna dikkat ediniz ki, canavar bir hayvana karşı kendini zayıf göstermek, onu hücuma teşcî ettiği gibi, canavar vicdanı taşıyanlara karşı dahi dalkavukluk etmekle zaaf göstermek, onları tecâvüze sevk eder. Öyle ise dostlar müteyakkız davranmalı, tâ dostların lâkaydlıklarından ve gafletlerinden, zındıka taraftarları istifâde etmesinler..."

Hiç yorum yok: