12 Eylül 2009 Cumartesi

Özlüyoruz...

Anadolu takımlarını Liverpool görüp 2 önliberoyla oynayan, fakat derbilerde tek önliberoya geçen hocaları değil,
Beşiktaş'ı büyük görüp Anadolu maçlarında tek ön liberoyla, büyük maçlarda çift önliberoyla oynayan hocaları özlüyoruz.

Örnek; İBB, Antalya ve Gaziantepspor maçlarında Ernst ve Fink oynuyor. Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarında Ernst tek başına oynuyor.

Takımı, oynanacak en son sistem ve oyuncu tercihleriyle sahaya süren hocaları değil,
En uygun sistem ve en ideal oyuncu tercihleriyle sahaya çıkaran hocaları özlüyoruz.

Örnek; 4-3-3 gibi bir sistemle oynayıp, Bobo'yu Henry, Yusuf'u Ronaldinho, Tello'yu Iniesta zannediyor.

Olağandışı fantezilerin peşinde olan hocaları değil,
Eldeki imkanlarla en iyisini yapmaya çalışan hocaları özlüyoruz.

Tempolu, heyecanlı futbol oynatacağım diye puanlar dağıtan hocaları değil,
3 puan için oynayan hocaları özlüyoruz
.

Her puan kaybı sonrasında son derece relax olup etrafa gülücükler dağıtıp ama eve gittiğinde stresten küplere binen hocaları değil,
Kayıpları yaşayan ve yaşatan, açıklamalarında gerçek duygularını yansıtan hocaları özlüyoruz
.

Örnek; Klasik Ömer Güvenç röportajlarındaki o gülmeler, şakalaşmalar...

Transfer yapılırken "ne kadar olursa olsun alın" diyip direten hocaları değil,
"Kulübün menfaatlerine göre hareket edip uygun transferi yapacağız" diyip maddi imkanları da düşünen hocaları özlüyoruz.

Örnek; Tabata+Ferrari+İsmail = 18 milyon €

"Dervişin fikri neyse zikri de o'dur" çerçevesinde, yorumculuk yıllarında eleştirdiklerini teknik direktör olduğunda uygulayıp tezat teşkil eden hocaları değil,
Düşündüklerini uygulayan hocaları özlüyoruz.

Örnek; Yorumcuyken "Holosko sağda oynar mı?" diyip teknik direktör olunca Holosko'yu sağda oynatmak...

Rakibin olmadığı bir ligde şampiyon olup ve buna aldanıp, futboldan bu denli anlayan! bir hocayla devam etmenin ne denli doğru bir tercih olduğunu her hafta yaptığı yanlışlarla görüyoruz ve bu gidişle görmeye devam edeceğiz.

Biz bunları izlerken kadrosunu yenileyip güçlenen rakiplerimiz de alıp başını gidecekler ve mesafeyi açmaya başladılar.

Beşiktaş bu sene şampiyon olabilir mi?
Evet olabilir.
Bu takım toparlar mı?
Evet toparlayabilir.
Ama bunların hiçbirisi bu fikirlerimi değiştirmez.
Zira bu düşünceler puan kayıplarından sonra oluşan klasik düşünceler değildir.
Şampiyon olduğumuzda da ben bunları söyledim.
Çünkü biz saçma sapan kararlar veren bir hocaya rağmen şampiyon olduk.

Mustafa Denizli'nin kovulması veya istifa etmesi için daha kaç puan kaybetmemiz gerekiyor?
Bir an önce kaybedelim...