"Müslümanların çağının çağdaşı olamamasının, dünyayı ve evreni kavrayamamasının en önemli nedeni “Kuran'da yeri var” safsatasıdır.
Diyelim ki İslam ve Kuran modern bilimle örtüşüyor. Bunun Müslümanları aşağılamaktan başka faydası ne? Kuran'a inananlar geri kalmış, yoksul, sefil; demokrasi, özgürlük ve insan haklarından yoksun. Ama Kuran'a inanmayanlar (fakat onun ilim ve irfanından yararlananlar) dünyanın egemeni olmuşlar. Bu nasıl iş?" (17 Temmuz 2010)
"Ey hitabet-i umumiye sıfatıyla gazete lisanıyla konferans veren muharrir! Sen, kendi nefsini aşağı göstermeye ve nedamet ederek kusurlarını ilân etmeye hakkın var. Fakat şeâir-i İslâmiyeye zıt ve muhalif olan herzelerle İslâmiyeti lekelendirmeye kat'iyen hakkın yoktur.
Seni kim tevkil etmiştir? Fetvâyı nereden alıyorsun? Hangi hakka binaen milletin namına, ümmetin hesabına, İslâmiyet hakkında hezeyanları savurarak dalâletini neşir ve ilân ediyorsun? Milleti, ümmeti kendin gibi dâll zannetme! Dalâletini kime satıyorsun? Burası İslâmiyet memleketidir, Yahudi memleketi değildir. Cumhur-u mü'minînin kabul etmediği birşeyin gazeteyle ilânı, milleti dalâlete dâvettir, hukuk-u ümmete tecavüzdür. Bir adamın hukukuna tecavüze cevaz-ı kanunî olmadığı halde, koca bir milletin, belki âlem-i İslâmın hukukuna hangi cesarete binaen tecavüz ediyorsun? Ağzını kapat!" (Mesnevi-i Nuriye)
Evet... "Her şey zıddıyla bilinir" kaidesince; "Özdemir İnce"ler olmasaydı "Bediüzzaman"lar bilinemezdi. Zira küfür imana zıddır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder