tag:blogger.com,1999:blog-8681625045116751087.post7647815252926127291..comments2023-10-28T00:00:40.640+03:00Comments on Takdir-i Hüdâ kuvve-i bâzû ile dönmez. Bir şem'a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez!: Târihî Tekerrürler Devr-i Dâimi...http://www.blogger.com/profile/03196989943269263625noreply@blogger.comBlogger2125tag:blogger.com,1999:blog-8681625045116751087.post-45534383800599614262014-06-06T23:38:58.534+03:002014-06-06T23:38:58.534+03:00Allah rizasi için cvp yukarıdaki bolumu muhterem h...Allah rizasi için cvp yukarıdaki bolumu muhterem hocamiza sadeleştirme için isnad ediyorlar ne dersiniz....ne demeliyiz....Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8681625045116751087.post-60743878640623185942014-06-06T23:34:51.557+03:002014-06-06T23:34:51.557+03:00Kardeşlerim, enaniyetin işimizde en tehlikeli cihe... Kardeşlerim, enaniyetin işimizde en tehlikeli ciheti, kıskançlıktır. Eğer sırf lillah için olmazsa, kıskançlık müdahale eder, bozar. Nasılki bir insanın bir eli, bir elini kıskanmaz ve gözü, kulağına hased etmez ve kalbi aklına rekabet etmez. Öyle de: Bu heyetimizin şahs-ı manevîsinde herbiriniz bir duygu, bir a'zâ hükmündesiniz. Birbirinize karşı rekabet değil, bilakis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mütelezziz olmak bir vazife-i vicdaniyenizdir.<br /> Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözler'in kıymetlerinin tenzilini arzu eder tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:<br /> "Bu dürûs-u Kur'aniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar; vazifeleri -ulûm-u imaniye cihetinde- yalnız yazılan şu Sözler'in şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünki çok emarelerle anlamışız ki: Bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz. Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde birşey yazsa; soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklidcilik hükmüne geçer. Çünki çok delillerle ve emarelerle tahakkuk etmiş ki: Risale-i Nur eczaları, Kur'anın tereşşuhatıdır; bizler, taksim-ül a'mal kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhde edip, o âb-ı hayat tereşşuhatını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz!.."<br /><br />Mektubat - 426Anonymousnoreply@blogger.com