8 Şubat 2012 Çarşamba

Liberal kıvırması

Yemek ismi gibi gelebilir. Hoş yemek olsaydı da pek tatsız tuzsuz bir şey olurdu ya neyse...

İslam hukukunda "şeriat zâhire bakar" kaidesi vardır. Lakin bu kaide, kişi hakkında verilen hükümlerde geçerlidir. Fakat şahs-ı manevi veya içtimai hayatın maslahatı söz konusu olduğunda, insanlar birbirlerinin davranışlarını hüsn-ü zanla karşılamalıdır. Zira "müslüman hüsn-ü zanna memurdur" kaidesi de vardır.

Türkiye'deki bazı liberaller ise kişi hakkında geçerli olan kaideyi, şahs-ı maneviler veya içtimai hayatın maslahatlarında kullanarak büyük yanlışlara düşebiliyorlar. Sonra bu yanlışlarının farkına vardıklarında da kıvırıyorlar.

Türkiye'deki liberallerin büyük bir kısmı; hükümeti Kürt sorunu konusunda çok sert eleştiriyor. Hükümetin olumlu şeyler de yaptığını, ama bütün bunların yetersiz olduğunu söyledikten sonra çok sert ve acımasız eleştiriler de getirebiliyor. Uzun zaman bu söylemler devam etti...

Derken Eylül 2011'de Mit-Pkk görüşmesinin ses kaydı internete düştü. Ses kaydında Mit'in (dolayısıyla hükümetin) terör örgütüyle uzlaşma çabaları, çözüm adına müsamaha ile yaklaştıkları, hatta liberallerin en çok hoşuna giden; Öcalan'a "sayın" diye hitap edildiğine şahit olduk. Ses kaydından önce hükümeti Kürt sorunu konusunda çok sert eleştiren bir takım liberaller bir anda kıvırmaya başladılar;

Bravo Akp'ye! İşte Erdoğan'ı şimdi destekleriz! Helal olsun Hakan Fidan'a! Hepimiz Hakan Fidan'ız! vs...

Tabi her gün yeni bir gündem maddesiyle karşı karşıya kalan ülkemizde, bu görüşme de unutulup gitti. Sonra liberaller yeniden özüne dönerek, Kürt sorunu konusunda eski sert eleştirilerine devam ettiler. Fakat bu eleştiriler nedense hep hükümete yönelik oluyordu. Kck ve Pkk'nın yaptıkları nedense pek dillendirilmiyordu.

Sonra Öcalan'ın avukatlarıyla görüştürülmeme kararı alındı. Liberaller dozu daha da yükselterek, Öcalan tecrit ediliyormuş havasına girdiler.

Geçen aylarda Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan İmralı'ya ziyaret için gittiğinde, Abdullah Öcalan ile görüşemediği, Abdullah Öcalan'ın kardeşine "Süreç çok hassas. Görüşe şu aşamada çıkmamız uygun değil" dediği medyada düşünce, liberaller yeniden kıvırmaya başladı;

Bravo Akp'ye! Demek ki Mit görevini yapıyor! Helal olsun Hakan Fidan'a! Hepimiz Hakan Fidan'ız! vs...

Bu da unutulduktan sonra liberaller eski sert üsluplarına döndüler.

Dün de Oslo'da Pkk ile görüşen Mit mensupları ifadeye çağrıldı. Ve bugün de iki Emniyet personeli görevlerinden alındı. Liberallerin bu sefer söylemde bir değişikliğe gitmediler. Hakan Fidan'ı eski kıvırmalarında olduğu gibi bu sefer de sahiplendiler. Fakat sahiplenirken bir yandan da onu yem ettiği için hükümete kızdılar.

Liberallerin bir sonraki tutumu ne olacak kestirmek güç...

Zekeriya Öz görevden alındığında "Ergenekon savcıları engelleniyor! Akp'nin amacı ne? Ergenekoncular serbest kalacak!" gibi komplo teorileri uyduruyorlardı. Hiç de dedikleri gibi olmadı...

Bugünkü Emniyet olayı üzerinden de aynı komplo teorilerini kurdular fakat gün gelecek bu da boş çıkacaktır.

İnsan gayba iman eder fakat gayba vakıf değildir. Kapalı kapılar ardında olanları bilemeyiz fakat bu, bizim kapalı kapı ardındaki insanlar hakkında su-i zanna düşmemize sebep olmamalı.

Yani sırf bunların dilinden kurtulmak için hükümet attığı her adımı bunlara haber verecek ki, bu abiler-ablalar ters şeyler yazmasın. Bu da biraz şeffaf devlet demektir ki; bunların şeffaflık anlayışında istihbarat gibi hafî kurumlara da yer yok.

Aslında liberallerin yapacağı şey gayet basit; cemiyet-i sırriye karşısında Akp'ye daha fazla güvenmek ve birazcık da hüsn-ü zan beslemek...